1970’ler, otomotiv endüstrisinde büyük değişimlerin yaşandığı bir dönemdi. Petrol fiyatlarındaki artış ve çevre kirliliğine dair endişeler, alternatif güç kaynaklarına olan ilgiyi artırmıştı. Elektrikli araç geliştirme fikirleri ilk defa bu dönemde gündeme gelmeye başlamıştı.
1973 yılında, Japonya’da elektrikli araç geliştirmeye yönelik büyük ölçekli bir ulusal projenin parçası olarak Nissan, EV4-P adında deneysel bir elektrikli pikap kamyonun üretimine başladı. EV4-P, o zamanlar için oldukça ileri teknolojiye sahip bir araçtı. 27 kW’lık elektrikli motoru, 6,9 saniyede 0’dan 39 km/s çıkmasını ve maksimum 87 km/s hıza ulaşmasını sağlıyordu.
Özellikle tek şarjla 302 kilometrelik menzile sahip olması o dönem bir elektrikli araç için rekor sayılabilecek bir veriydi. Hafif FRP gövdesi ile aracın ağırlığı düşürülmüş ve böylece menzili arttırılmıştı. EV4-P teknolojisiyle de dikkatleri çekmeyi başarmıştı. Otomatik yağlama sistemi, rejeneratif frenler ve şarj ünitesi gibi yenilikçi özelliklere sahipti.
Tüm bu gelişmelere rağmen EV4-P ticari bir başarı elde edemedi. O dönem elektrikli arabalar için altyapı yetersizdi ve benzinli araçlara kıyasla fiyatları da oldukça yüksekti. Buna rağmen Nissan EV4-P, elektrikli araç teknolojisinin gelişiminde önemli bir rol oynadı. Bu tecrübe ise Nissan’ın ileride üreteceği elektrikli araçlara da ilham kaynağı olmuştu.