Son yıllarda hidrojen yakıt hücreli araçlar, sıfır emisyonlu mobilite çözümleri arasında önemli bir alternatif olarak gösteriliyordu. Ancak 2024’ün başında yaşanan gelişmeler, hidrojenin geleceğini sorgulamaya neden oluyor. Küresel ölçekte hidrojen altyapısına yönelik yatırımlar azalırken, birçok otomotiv üreticisi bu teknolojiyi geri plana itmeye başladı.
Hidrojen İstasyonları Kapanıyor
Hidrojenli araçlar için en büyük sorunlardan biri, yeterli yakıt istasyonu altyapısının olmamasıydı. Mevcut istasyonlar da kapanmaya başlayınca, bu sorun daha da büyüdü. Almanya’da hidrojen yakıt altyapısını geliştirmekle görevli H2 Mobility, mart ayı itibarıyla 22 hidrojen istasyonunu kapatma kararı aldı. Şirket, artık yalnızca ağır ticari araçlara odaklanacağını açıkladı.
ABD’de ise hidrojenli ulaşım için en önemli pazarlardan biri olan Kaliforniya’da büyük bir geri adım atıldı. Shell, başlangıçta 48 hidrojen istasyonu açacağını duyurmuştu ancak yalnızca 11 istasyon kurabildi ve bunların 10’unu kapatma kararı aldı. Bu durum, özellikle Toyota Mirai sahipleri için büyük bir sorun haline geldi. Hidrojenin sınırlı bulunabilirliği ve yüksek maliyetleri, kullanıcıları zor durumda bıraktı. Bu nedenle birçok Mirai sahibi, Toyota’ya karşı dava açtı.
Ticari Araç Girişimleri Zor Durumda
Sadece bireysel otomobil kullanıcıları değil, ticari araç üreticileri de hidrojen ekosisteminin yavaş gelişmesi nedeniyle ciddi zorluklarla karşılaşıyor. Fransa merkezli Renault ve ABD’li Plug Power ortaklığında kurulan hidrojenli ticari araç girişimi Hyvia, şubat ayında iflas ettiğini duyurdu. Şirket, Avrupa’da hidrojen mobilite ekosisteminin beklenenden daha yavaş ilerlediğini ve yeni teknoloji geliştirme maliyetlerinin çok yüksek olduğunu belirtti.
Benzer şekilde, hidrojenli kamyon üreticisi Nikola da ABD’de mali kriz nedeniyle iflas başvurusunda bulundu. Şirket, finansal kaynak bulmakta zorlanınca faaliyetlerine devam edemedi.
Güncel Pazar Satışları
Dünyanın en büyük otomobil pazarı olan Çin’de de hidrojenli araçlara yönelik ilgi hızla azaldı. 2023 yılında ülkede sadece 25 hidrojenli araç satıldı. Bir önceki yıl bu rakam 469’du. Çin, hidrojen teknolojisi için büyük bir umut olarak görülüyordu ancak beklenen gelişme sağlanamadı.
Avrupa’da hidrojen yakıt hücreli otomobil pazarında neredeyse tek seçenek olan Toyota Mirai, 73.000 avroluk fiyatına rağmen satışlarını bir miktar koruyabildi. Ancak detaylara bakıldığında bu satışların büyük bir kısmının Paris Olimpiyatları için gerçekleştirildiği ortaya çıktı. Fransa’da satılan 528 Toyota Mirai’nin, olimpiyatlar kapsamında Toyota tarafından tahsis edilen 500 araçlık filo ile neredeyse birebir örtüşmesi dikkat çekti. İngiltere’de ise 2023 yılı boyunca tek bir Mirai bile satılmadı.
Hidrojenin Tartışmalı Geleceği
Gelecekte hidrojenin ulaşımda nasıl bir rol oynayacağı hala net değil. İngiltere’de hükümete bağlı İklim Değişikliği Komitesi, hidrojenin binaların ısıtılmasında bir rolü olmayacağını ve kara taşımacılığında yalnızca sınırlı bir kullanım alanı bulunacağını öngörüyor.
Bu belirsizlik, otomotiv sektöründeki yatırımcıları da etkiliyor. GKN Automotive’in sahibi Dowlais’in CEO’su Liam Butterworth, sektörde hidrojen teknolojilerine yönelik yatırımların belirgin bir şekilde azaldığını ve otomobil üreticilerinin büyük ölçüde batarya teknolojilerine yöneldiğini belirtti. Dowlais, geçtiğimiz yıl hidrojen depolama şirketi GKN Hydrogen’i zarar ettiği için elden çıkardı.
Batarya Teknolojisi Hidrojene Karşı Avantajlı
Hidrojenli araçların en büyük avantajlarından biri, benzinli ve dizel araçlar gibi hızlı dolum imkânı sunması ve uzun menzil sağlamasıydı. Ancak batarya teknolojisindeki gelişmeler, bu avantajları büyük ölçüde ortadan kaldırdı.
Otomotiv danışmanlık firması Automobility’nin CEO’su Bill Russo, bataryaların çok daha yüksek enerji yoğunluğuna ve kapasiteye sahip olduğunu, hidrojenin bu konuda rekabet edemediğini belirtiyor. Ayrıca batarya teknolojisinin, elektrik şebekesiyle entegrasyon avantajı sunduğunu ve mevcut altyapı ile daha kolay uyum sağladığını ifade ediyor.
Bazı Üreticiler Geliştirmeye Devam Ediyor
Hidrojen teknolojisinin tamamen yok olacağını söylemek için henüz erken. Özellikle Uzak Doğulu üreticiler bu alanda çalışmalarını sürdürüyor. Hyundai, Honda ve Toyota, hidrojen yakıt hücreli araçların menzil ve kullanım kolaylığı açısından geliştirilmesi için yatırımlarına devam edeceklerini açıkladılar.
Toyota, motorsporları alanında da hidrojen üzerinde çalışıyor. Ekstrem arazi yarış serisi Extreme H, hidrojenle çalışan yarış araçlarıyla 2024 yılında start alacak.
BMW de hidrojen teknolojisine yatırım yapmaya devam eden markalar arasında. Şirket, Toyota ile yaptığı iş birliği kapsamında 2028 yılında ilk hidrojen yakıt hücreli aracını piyasaya süreceğini açıkladı. BMW CEO’su Oliver Zipse, hidrojenin karbon salınımını azaltmada giderek daha önemli bir rol oynayacağını belirtiyor.
Stellantis ise hidrojenli hafif ticari araç üretimini sürdüreceğini duyurdu. İngiltere’de satılacak Vauxhall Movano Hydrogen gibi modeller, Renault’un bu pazardan çekilmesine rağmen satışa sunulmaya devam edecek.
Hidrojenin Yeri Azalıyor mu?
Hidrojen yakıt hücreli araçların yaygınlaşması için güçlü bir altyapıya ihtiyaç var. Ancak şu anki tablo, yatırımcıların bu alanda büyük risk almak istemediğini gösteriyor. İngiltere’de hafif araçlar için sadece dört hidrojen istasyonu bulunuyor. Avrupa ve ABD’de yeni istasyon yatırımları durma noktasına geldi.
Havacılık sektöründe de benzer bir durum yaşanıyor. Airbus, hidrojen yakıt hücreli uçakların en erken 2035’ten sonra mümkün olacağını açıkladı. Brezilyalı üretici Embraer de benzer bir zaman çizelgesi öngörüyor.
Sonuç olarak, hidrojen uzun yıllardır umut vaat eden bir teknoloji olsa da, batarya ile çalışan elektrikli araçların üstünlük sağladığı görülüyor. Hem maliyet hem de altyapı açısından büyük zorluklarla karşılaşan hidrojenli araçlar, şu an için geniş çapta benimsenmiş bir ulaşım çözümü olmaktan uzak görünüyor.
Kaynak: https://www.autocar.co.uk/car-news/business-electric-vehicles/hydrogen-car-dream-good-dead